Türkiye’de Hava Kirliliği: Bölgesel Eşitsizlikler ve Algı Farklılıkları

Hava kirliliği, küresel ölçekte halk sağlığı için en büyük çevresel tehditlerin başında gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl hava kirliliği nedeniyle milyonlarca insan hayatını kaybetmekte ve bu toplumlar üzerinde ağır ekonomik ve sosyal yükler oluşturmaktadır. 

Türkiye; sanayileşme, hızlı kentleşme ve iklim değişikliği gibi faktörlerin etkisiyle hava kalitesi sorunlarıyla mücadele etmektedir. Hava Kalitesi Yaşam İndeksi 2024 raporuna göre Türkiye genelinde en tehlikeli kirleticilerden PM2.5 değeri, DSÖ standartlarının 4 katından fazladır. Ancak bu kirletici ülke genelinde eşit bir şekilde dağılmamaktadır. Hava kirliliğinin etkileri, özellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük bölgelerde daha belirgin hale gelmektedir. Son yıllarda yayımlanan hava kalitesi raporları, Türkiye’deki bu eşitsizliği gözler önüne sermektedir. Hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkileri, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan bireyler için ciddi riskler taşımaktadır. 

Şehirde hava kirliliği, Türkiye. Kaynak: Hasbi Şahin (2022)/ iStock

Bölgesel Eşitsizlikler

Kentsel ve Kırsal Alanlar Arasındaki Farklar

Genellikle şehirleri hava kirliliğiyle özdeşleştiririz ve sanayi ve trafik kaynaklı kirlilik akla ilk gelen sorunlardır. Ancak paradoksal bir şekilde, kentsel alanlar aldıkları önlemler ve sahip oldukları altyapı sayesinde kirliliğin etkilerinden daha az etkilenebilmektedir. Buna karşın, kırsal yerleşimler ve dezavantajlı bölgeler çoğu zaman daha yüksek kirlilik seviyelerine maruz kalmaktadır.

Kırsal kesimlerde ısınma amaçlı katı yakıt kullanımının devam etmesi, hava kalitesini ciddi şekilde düşürmektedir. Romantik köy hayatı tasvirleri, genellikle bu gerçeği göz ardı eder. Kömür ve odun sobalarından çıkan duman, hem ev içi hem de dış ortam hava kalitesini olumsuz etkilemektedir. Akşamları dışarı çıkıldığında hissedilen o keskin duman kokusu ve boğazda bıraktığı tat, bu kirliliğin somut göstergesidir.

Kaynak: Kırklareli Valiliği (2022).

Anız yakma, bu tablonun başka bir boyutudur. Tarımsal atıkların bertaraf edilmesi için uygulanan bu yöntem, yasal olarak yasak olmasına rağmen yaygın bir şekilde devam etmektedir. Yetersiz denetimler ve çiftçilerin alternatif yöntemler konusundaki bilgi eksikliği, bu zararlı uygulamanın sürmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak, geniş tarım arazilerinin bulunduğu bölgelerde yaşayanlar, mevsimsel olarak yoğun bir hava kirliliğine maruz kalmaktadır.

Doğu ve Güneydoğu Bölgelerindeki Durum

Temiz Hava Hakkı Platformu’nun (THHP) Kara Rapor 2024’e göre, hava kirliliğine bağlı ölümlerin yüzde olarak en yüksek olduğu iller genellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde bulunmaktadır. Hakkari, Batman, Şırnak, Muş, Malatya, Iğdır, Şanlıurfa, Ağrı, Osmaniye ve Gaziantep bu listede ön sıralarda yer almaktadır. Bu durum, bölgesel kalkınma farklılıklarının hava kalitesi üzerindeki etkisini açıkça göstermektedir. Ayrıca bir başka rapor, IQAir’in 2023 Raporu’na göre PM2.5 seviyelerinin en yüksek olduğu bölgeler arasında da Iğdır, Osmaniye ve Gaziantep bulunmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2023 Gelir Dağılımı İstatistikleri’ne göre, en düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri, Van, Muş, Bitlis ve Hakkari bölgesinde gerçekleşmiştir. İklim Haber’e 2021 yılında konuşan Doğu Çevre Üyesi Mehmet Nuri Taşdemir, doğalgazın bölgede yeni yaygınlaşmaya başladığını ve düşük kaliteli kömür kullanımının kış aylarında ciddi kirliliğe yol açtığını belirtmiş, halkın bu duruma ekonomik zorunluluklarla mecbur kaldığını vurgulamıştır.

Bu bölgelerdeki en önemli sorunlardan biri, hava kalitesi ölçüm istasyonlarının yetersizliğidir. İstanbul gibi büyükşehirlerde onlarca ölçüm cihazı mevcutken, Hakkari gibi illerde sadece 1 cihaz bulunmaktadır. Bu eksiklik, mevcut hava kirliliğinin tam anlamıyla tespit edilmesini ve raporlanmasını engellemektedir. Kirlilik seviyelerinin izlenememesi, yerel yönetimlerin kirlilikle ilgili önlem almasını geciktirebilir ve halkın bu sorunun farkına varmasını zorlaştırabilir.

Endüstriyel Bölgelerin Etkisi

Plansız kentleşme ve sanayi bölgelerinin yerleşim alanlarına yakın konumlandırılması, ciddi toz ve gaz sorunlarına yol açmaktadır. Bu durum, özellikle sanayi faaliyetlerinin yoğun olduğu bölgelerde yaşayan insanlar için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Greenpeace Türkiye’nin 2023 yılı analizine göre, Karatay-Karkent (Konya) ve Merkez (Batman) gibi endüstriyel bölgeler, Türkiye’nin en kirli hava kalitesine sahip yerleri arasında yer almaktadır.

Hava Kirliliği Algısı

Hava kirliliği algısı, sorunun çözümünde kritik bir rol oynamaktadır. Başarılı önleme ve hafifletme stratejileri geliştirmek için risk algılarını anlamak anahtardır. Risk algıları, “insanların inançlarını, tutumlarını, yargılarını ve duygularını ve ayrıca tehlikelere ve faydalarına yönelik benimsedikleri daha geniş kültürel ve sosyal eğilimleri” içeren bir kavram olarak tanımlanabilir. Hava kirliliği konusunda halkın risk algısını şekillendirmenin anahtarı, hava kirliliğinin tanımlanması ve bu olgunun doğru bir şekilde anlaşılmasıdır. Gerçekten de, hava kirliliği böyle kabul edilmezse, bireyler buna göre hareket etmeyecek ve gerekli önlemleri almayacaktır.

Bu reaksiyonlar, koruyucu önlemlerle doğrudan veya kişisel düzeyde hava kirliliği seviyelerini azaltan davranışlarla (örneğin, araba kullanımındaki değişiklikler) dolaylı olarak sağlığı etkileyen (bireysel) davranış değişikliklerinden oluşabilir. Ayrıca, vatandaşların kolektif eyleme katılmaları için risk farkındalığı da son derece önemlidir. Farklı aktivizm biçimleri veya dereceleri yoluyla, bireylerin yerel, bölgesel veya ulusal hükümetler tarafından başlatılan politika girişimlerini desteklemeleri ve çağrıda bulunmaları, hava kirliliğiyle mücadelede etkin bir yol sunmaktadır.

Araştırma Bulguları

Greenpeace Türkiye’nin 2020 yılında yayınladığı Türkiye’de Hava Kirliliği Algısı araştırması, bu konuda önemli bulgular ortaya koymaktadır. Araştırmanın bulgularına göre:

  1. Öncelikli Çevre Sorunu: Katılımcıların %39’u Türkiye’nin en büyük çevre sorunu olarak “hava kirliliği”ni görmektedir. Çevre kirliliği genel olarak sorulduğunda ise katılımcıların %52’si hava kirliliğini ilk sırada belirtmiştir.
  2. Kirlilik Kaynakları Algısı: Hava kirliliğini oluşturan etkenler şu şekilde sıralanmıştır:
    • Motorlu taşıtların ve arabaların yarattığı kirlilik / egzoz kirliliği
    • Sanayinin ve fabrikaların yarattığı kirlilik
    • Kentlerde yeşil alanların azalması
    • Isınma amacıyla ortaya çıkan gazlar ve duman
    • Ormansızlaşma ve ağaçların azalması
    • Kömürlü termik santraller
  3. Genel Durum Değerlendirmesi: Her iki kişiden biri, Türkiye’nin hava kirliliği açısından durumunu “kötü” olarak tanımlamaktadır.
  4. Kişisel Deneyimler: Araştırmaya katılanlar arasında, hava kalitesinin yaşam kalitesi üzerindeki etkisine dair kişisel deneyimler paylaşılmıştır. Örneğin, bir katılımcı İstanbul’daki hava kirliliğinin kendisini nasıl yorgun ve mutsuz hissettirdiğini, buna karşın Trabzon’da daha temiz hava soluyarak daha dinç uyandığını belirtmiştir.
Hava Kirliliğin Bireylerdeki Çağrışımları. Kaynak: Greenpeace Türkiye, 2020.

Mevsimsel Farklılıklar ve Algı

Hava kirliliği algısı mevsimsel olarak da değişiklik göstermektedir. Kış aylarında, özellikle ısınma kaynaklı kirlilik nedeniyle, sorun daha görünür hale gelmekte ve insanların gündeminde daha fazla yer almaktadır. Ancak yaz aylarında kirlilik genellikle daha az görünürdür, bu da yanıltıcı bir “temiz hava” algısı yaratır. Bu durum, hava kirliliğinin yıl boyunca süren bir sorun olduğu gerçeğinin göz ardı edilmesine neden olabilmektedir. İnsanlar yazın daha fazla dışarıda vakit geçirmekte, bu da aslında kirliliğe daha fazla maruz kalınmasına neden olmaktadır. 

Sonuç

Hava kirliliği ile mücadelede izleme çalışmalarının artırılması ve anlık veri takibi, halk sağlığını korumak ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için kritik öneme sahiptir. Vatandaşların bu verilere erişim sağlaması, yalnızca bireysel sağlıklarını korumalarına yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda toplumsal katılımı teşvik ederek çevresel sorunlara karşı daha etkin bir mücadeleye katkıda bulunur. Bu nedenle, hava kalitesi izleme sistemlerinin güçlendirilmesi, eğitim ve bilinçlendirme faaliyetlerinin artırılması, gelecekte daha temiz bir hava için atılacak önemli adımlardır.

Kaynakça

Alpay, E. T. (2024). Yazın Hava Kirliliği Nereye Kayboluyor? Greenpeace Türkiye.

Greenpeace Türkiye. (2020). Türkiye’de Hava Kirliliği Algısı.

Greenpeace Türkiye. (2024). 2023 Yılının Havası En Kirli 20 Bölgesi Belli Oldu.

IQAir. (2024). Dünyanın En Kirli Şehirleri.

İklim Haber. (2021). Doğu Anadolu’daki Hava Kirliliğinin Kaynağı Neler?.

Noël, C., Landschoot , L., Vanroelen, C., & Gadeyne, S. (2022). The Public’s Perceptions of Air Pollution. What’s in a Name? Environmental Health Insights, 16, 11786302221123563.

Temiz Hava Hakkı Platformu. (2024). Kara Rapor 2024.

Türkiye İstatistik Kurumu. (2024). Gelir Dağılımı İstatistikleri, 2023 (Düzeltilmiş).

Son Yazılar

Endüstriyel Emisyonların Yönetimi: Sanayi için Yeni Dönem 
Endüstriyel Emisyonların Yönetimi: Sanayi için Yeni Dönem 

14 Ocak 2025’te yayımlanan Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği, Türk sanayisinde yeşil dönüşümün yeni bir dönemini başlatıyor. Bu yönetmelikle birlikte hayatımıza giren “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” (SYD...

Daha fazla oku
İstanbul'da Artan Hava Kirliliğinin Göstergesi: SMOG
İstanbul'da Artan Hava Kirliliğinin Göstergesi: SMOG

İstanbul’da hava kirliliği her geçen gün daha da tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Bu kirliliğin önemli bir göstergesi olarak 4-8 Kasım tarihlerinde şehirde sis kirliliği (smog) etkili oldu. Halkın çoğunluğunun farkında olmadığı...

Daha fazla oku
Çimento Sektörünün Kritik Dönüşümü
Çimento Sektörünün Kritik Dönüşümü

Çimento üretimi, modern inşaat sektörünün temel taşlarından biri olmasına rağmen, çevresel ve sağlık etkileri nedeniyle küresel ölçekte tartışmaların odağında yer almaktadır. Bu durum, sürdürülebilir üretim ve çevre yöneti...

Daha fazla oku
Sürdürülebilirlik Nedir?:  Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Çevresel Yönetim
Sürdürülebilirlik Nedir?: Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Çevresel Yönetim

Sürdürülebilirlik, bir şeyin mevcut durumunu koruyabilmesi veya kendini yenileyebilme kapasitesine sahip olması anlamına gelir. Bu kavram, zamanla daha geniş bir anlam kazanarak gelecek nesillere ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan sürdür...

Daha fazla oku
Türkiye'de Hava Kirliliği: Bölgesel Eşitsizlikler ve Algı Farklılıkları
Türkiye'de Hava Kirliliği: Bölgesel Eşitsizlikler ve Algı Farklılıkları

Hava kirliliği, küresel ölçekte halk sağlığı için en büyük çevresel tehditlerin başında gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl hava kirliliği nedeniyle milyonlarca insan hayatını kaybetmekte ve bu to...

Daha fazla oku
Emisyon ve İmisyon Ölçümleri
Emisyon ve İmisyon Ölçümleri

Hava kirliliği ile ilgili tartışmalar genellikle emisyon üzerine, yani kirleticilerin ne kadarının atmosfere salındığına odaklanır. Fakat hava kirliliğinin çevreye ve insan sağlığına olan etkilerini tam anlamıyla kavrayabilmek iç...

Daha fazla oku
Temiz Hava Bölgesi Nedir?
Temiz Hava Bölgesi Nedir?

Clean Air Zone (Temiz Hava Bölgesi), hava kalitesini iyileştirmek ve kirliliği azaltmak amacıyla uygulanan kısıtlamalar ve düzenlemeler dizisini kapsayan belirli bir alandır. Bu bölgelerde belirli emisyon standartlarını karşılamayan ara...

Daha fazla oku
Uçucu Organik Bileşikler (UOB/VOC): Görünmez Tehlike
Uçucu Organik Bileşikler (UOB/VOC): Görünmez Tehlike

Uçucu Organik Bileşikler (UOB) yani VOC’ler modern yaşamın görünmez ama önemli bir parçasıdır. Oda sıcaklığında kolayca buharlaşabilen bu karbon içeren kimyasal bileşikler, günlük hayatımızda farkında olmadan sürekli maruz ka...

Daha fazla oku
Metan ve İklim Değişikliği: Türkiye Bağlamında Bir Değerlendirme
Metan ve İklim Değişikliği: Türkiye Bağlamında Bir Değerlendirme

İklim değişikliği, günümüzün en acil çevre sorunlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda sera gazları arasında çoğunlukla karbondioksit üzerine odaklanılsa da, metan gazının rolü giderek daha fazla dikkat çekiyor...

Daha fazla oku
Kentsel Dönüşümde Toz Kontrolü
Kentsel Dönüşümde Toz Kontrolü

Kentsel dönüşüm, şehirlerin yaşam kalitesini artırmak, altyapıyı güçlendirmek ve çevresel sürdürülebilirliği sağlamak için önemli bir araçtır. Ancak bu süreçlerde meydana gelen toz faaliyetleri, çevre ve insan sağlığı üze...

Daha fazla oku