Son günlerde sosyal medyada, haberlerde herkesin konuştuğu bir konu var: Yunanistan’daki depremler ve olası volkanik patlama riski. Ege Denizi’nde, özellikle Santorini çevresinde yaşanan yoğun deprem aktivitesi, bölgede yaşayanları ve bilim insanlarını endişelendiriyor. Yunan yetkililer, güvenlik önlemi olarak bölgedeki bazı adaları boşaltmaya başladı, okullar tatil edildi. Yaşanan gelişmeler sadece bölge halkını değil, tüm Ege’yi tedirgin ediyor.

Mevcut Durum: Neler Oluyor?
Santorini ve çevresinde Ocak 2025’ten bu yana 8.000’den fazla deprem kaydedildi. Bu sismik aktivite özellikle Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda yoğunlaşıyor. Depremlerin büyüklüğü şu ana kadar 5.3’ü geçmedi, ancak sayıları ve sıklıkları endişe verici düzeyde.
Depremler Neden Kaynaklanıyor?
Bilim insanları arasında depremlerin kaynağı konusunda iki farklı görüş var:
- Tektonik Köken: Bilim adamlarının çoğu, mevcut sismik aktivitenin tektonik kökenli olduğunu savunuyor. Depremlerin Santorini-Amorgos fay hattından kaynaklandığını düşünüyorlar.
- Volkanik Aktivite: Bazı uzmanlar, özellikle Kolumbo sualtı yanardağının altında tespit edilen yeni magma odasının varlığına dikkat çekiyor. Bu magma odasının büyümesi, volkanik bir aktivitenin habercisi olabilir.
Tarihsel Püskürmeler ve Etkileri
Santorini’nin volkanik geçmişindeki en önemli dönüm noktası, Geç Bronz Çağı’nda gerçekleşen Minoan püskürmesidir. MÖ 1600’lerde meydana gelen bu devasa patlama, adanın jeolojik yapısını tamamen değiştirmiştir. Patlama, adanın büyük bir kısmını havaya uçurmuş ve küllerin geniş bir alana yayılmasına sebep olmuştur. 200 km²’lik bir alanı kaplayan volkanik kül tabakası, bölgedeki yerleşim alanlarını etkileyerek Minos uygarlığının yok olmasına yol açmıştır. Patlama sonucu oluşan dev tsunami dalgaları Akdeniz’in doğusunu etkilemiş, Kıbrıs’ın batı kıyılarında yıkıma yol açmıştır.
Bu patlamanın etkileri, Türkiye topraklarında yapılan arkeolojik çalışmalarla da doğrulanmıştır. Anadolu’nun batısında geniş bir coğrafyaya yayılan volkanik küller, dönemin yaşam izlerini günümüze taşımaktadır. Batı Anadolu’da İzmir’den Burdur’a uzanan geniş bir alanda, özellikle Bayraklı höyüğü, Gölcük gölü, Eşen ovası, Gölhisar gölü ve Köyceğiz çevresinde bu küllerle karşılaşılmıştır. Çeşme Bağlararası ve Çine Tepecik’teki arkeolojik kalıntılar üzerinde bulunan kül tabakaları, bu felaketin boyutunu anlamamıza yardımcı olmaktadır.
Adanın volkanik aktivitesi sonraki yüzyıllarda da sürmüştür. MÖ 900 ve 197 yıllarındaki püskürmeler, adanın şekillenmesinde önemli rol oynamış, özellikle MÖ 197’deki olay Kameni adalarının doğuşuna tanıklık etmiştir. Milattan sonra en önemli volkanik olay, 1650’de adanın kuzeydoğusunda gerçekleşen denizaltı püskürmesidir. Yakın tarihimizde ise 1950 yılında gerçekleşen patlama, küçük çaplı bir lav domu ve akıntısı oluşturarak volkanik aktivitenin devam ettiğini göstermiştir. Bugün hala gözlemlenen fümerol aktivitesi, Santorini’nin “uyuyan bir dev” olduğunu hatırlatmaktadır.

Volkanik Aktivitenin Hava Kalitesine Etkileri
Volkanik patlamalar, atmosfere çok sayıda zararlı gaz ve partikül madde yayabilir. Bu gazlar, bölgesel hava kalitesini önemli ölçüde düşürür ve uzun vadede çevresel tahribat yaratabilir. İşte volkanik patlamaların havaya saldığı bazı zararlı bileşenler:
- Su Buharı: Genellikle zararsız olan bu gaz, volkanik patlamalar sırasında atmosfere salınan ilk maddelerden biridir.
- Karbondioksit (CO2): Bu gaz, alçak bölgelerde birikebilir ve yüksek konsantrasyonlarda ölümcül olabilir. CO2’nin yükselmesi, oksijen seviyelerini tehdit edebilir, bu da insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açar.
- Kükürt Dioksit (SO2): Kükürt dioksit, volkanik patlamalar sırasında yaygın olarak salınan zararlı gazlardan biridir. SO2, gözleri, cildi ve solunum yollarını tahriş eder ve asidik yağmurlara yol açabilir. Ayrıca, volkanik sis (VOG) olarak bilinen, insan sağlığına zarar verebilecek bir sis oluşumuna neden olabilir.
- Hidrojen Sülfür (H2S): Bu gaz, yüksek konsantrasyonlarda oldukça toksiktir ve insanları zehirleyebilir. Ayrıca, çevreyi kirleterek bitki örtüsüne zarar verebilir.
- Hidrojen Halojenürler: Bu maddeler, içme suyu kaynaklarını kirletebilir ve tarım alanlarını etkileyebilir.
Volkanik Patlamaların Hava Kalitesine Etkileri: Dünyadan Örnekler
Volkanik patlamaların hava kalitesi üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için geçmişteki örneklere bakmak yararlı olacaktır. 1980 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen St. Helens Dağı patlaması, aylar boyunca PM10 seviyelerini ciddi şekilde yükseltmiş, konsantrasyonlar 50 ile 570 μg/m³ arasında değişen değerlere ulaşmıştır. Bu değerler, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sınırların defalarca üzerine çıkmıştır.
Daha yakın tarihli bir örnek olarak, 2010 yılında İzlanda’daki Eyjafjallajökull yanardağı patlaması gösterilebilir. Bu patlama sonucunda, yıl içinde 25 gün boyunca PM10 konsantrasyonları 50 μg/m³’ün üzerinde seyretmiştir. Nikaragua’daki Masaya Volkanı çevresinde ise PM2.5 seviyeleri 165 μg/m³’ün üzerinde ölçülmüş, bu değer DSÖ’nün önerdiği yıllık sınırın 33 katından fazlasına tekabül etmektedir.
La Palma’daki (İspanya) 2021 volkanik patlaması, yaklaşık 3 ay boyunca (19 Eylül-13 Aralık 2021) troposfere 1.8 Tg kükürt dioksit (SO2) salarak, Avrupa Birliği’nin 2019’daki toplam antropojenik SO2 emisyonlarını aştı.
Bu örnekler, olası bir Santorini patlamasının bölgede yaşayan insanların sağlığını nasıl etkileyebileceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Özellikle rüzgar yönü ve şiddeti göz önüne alındığında, Türkiye’nin batı kıyıları bu tür bir hava kirliliği riskiyle karşı karşıya kalabilir.

Türkiye’ye Olası Etkileri
Olası bir volkanik patlama veya büyük bir deprem Türkiye’yi çeşitli açılardan etkileyebilir. Öncelikle tsunami riski önemli bir tehdit oluşturuyor. 1956 yılında bölgede meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki deprem sonrasında Bodrum’da 1-2 metrelik tsunami dalgaları gözlemlenmişti. Günümüzde benzer bir olay yaşanması durumunda, kıyı bölgelerindeki nüfus yoğunluğunun artmış olması nedeniyle çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir.
Volkanik patlamanın bir diğer önemli etkisi havacılık sektöründe görülebilir. Şiddetli patlamalar sırasında kül bulutları 7 kilometreye kadar yükselebilmekte ve bu durum hava trafiğini ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Volkanik küller uçak motorlarında arızalara yol açabilir, uçuşların iptal edilmesine neden olabilir ve havayolu şirketlerini büyük ekonomik kayıplarla karşı karşıya bırakabilir.
Bölgede yaşayan insanların sağlığı da risk altında olacaktır. Volkanik aktivite sonucunda atmosfere salınan kükürt dioksit ve diğer zararlı gazlar solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. Ayrıca asit yağmurları riski de bulunmaktadır. Bu durum sadece insan sağlığını değil, aynı zamanda tarım arazilerini ve su kaynaklarını da olumsuz etkileyebilir.
Ege Bölgesi’nin önemli geçim kaynaklarından olan tarım sektörü de bu durumdan etkilenecektir. Bölgedeki zeytincilik, bağcılık, seracılık faaliyetleri ve tahıl üretimi risk altındadır. Volkanik küller ve asit yağmurları toprak verimliliğini düşürebilir, ürün kalitesini ve miktarını azaltabilir.
Uzun vadede ise bölgede iklim değişiklikleri görülebilir, balıkçılık faaliyetleri aksayabilir ve turizm sektörü büyük kayıplar yaşayabilir. Bölgedeki risklere karşı çeşitli önlemlerin alınması ve izleme sistemlerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle kıyı bölgelerinde tsunami erken uyarı sistemlerinin ve hava kalitesi izleme istasyonlarının yaygınlaştırılması önem taşımaktadır.
Sonuç
Şu an için bilim insanları büyük bir volkanik patlama riski görmüyor, ancak durum yakından takip ediliyor. Bölgede büyük bir depremin gerçekleşme olasılığı daha ciddi bir endişe kaynağı. Yerel yetkililer ve bilim insanları durumu sürekli izliyor ve gerekli önlemleri alıyor. Özellikle tsunami riski açısından Türkiye’nin batı kıyılarındaki yerleşim yerlerinin hazırlıklı olması önem taşıyor.
Her ne kadar mevcut sismik aktivite endişe verici olsa da, geçmişteki benzer olayların her zaman büyük felaketlerle sonuçlanmadığını da hatırlamak gerekir. Örneğin, 2011-2012 yıllarında yaşanan benzer bir sismik aktivite dönemi herhangi bir volkanik patlamaya yol açmamıştır. Ancak bu durum, risklerin göz ardı edilebileceği anlamına gelmemektedir. Bölgedeki gelişmelerin bilimsel yöntemlerle izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması, olası bir felaketin etkilerini minimize etmek için en önemli adımlardır.
Kaynakça
Andrews, R. G. (2025). Santorini is at the center of a mystery: Why do earthquakes keep shaking the island? National Geographic.
Dobson, J. (2025). Santorini Earthquakes Create Panic In Greece As Locals Fear Volcano Could Erupt. Forbes.
Türkiye Today. (2025). Türkiye will be affected severely if Santorini volcano erupts, warns Turkish professor.
Vanzo, T. (2012). Volkanlar Hava Kalitesini Nasıl Etkiler? Smart Air.
Vardar, S., & Öner, E. (2016). Batı ve Güneybatı Anadolu’nun Paleocoğrafya ve Jeoarkeolojisinde Santorini (Thera) Küllerinin Önemi. Coğrafi Bilimler Dergisi, 14(1), 15-37.
Volcano Hazards Program. Volcanic gases can be harmful to health, vegetation and infrastructure. USGS.