Santorini’deki Volkanik Aktivite: Endişeler ve Olası Etkiler

Son günlerde sosyal medyada, haberlerde herkesin konuştuğu bir konu var: Yunanistan’daki depremler ve olası volkanik patlama riski. Ege Denizi’nde, özellikle Santorini çevresinde yaşanan yoğun deprem aktivitesi, bölgede yaşayanları ve bilim insanlarını endişelendiriyor. Yunan yetkililer, güvenlik önlemi olarak bölgedeki bazı adaları boşaltmaya başladı, okullar tatil edildi. Yaşanan gelişmeler sadece bölge halkını değil, tüm Ege’yi tedirgin ediyor. 

Raimond Klavins / Unsplash

Mevcut Durum: Neler Oluyor?

Santorini ve çevresinde Ocak 2025’ten bu yana 8.000’den fazla deprem kaydedildi. Bu sismik aktivite özellikle Santorini Adası’nın kuzeydoğusunda yoğunlaşıyor. Depremlerin büyüklüğü şu ana kadar 5.3’ü geçmedi, ancak sayıları ve sıklıkları endişe verici düzeyde.

Depremler Neden Kaynaklanıyor?

Bilim insanları arasında depremlerin kaynağı konusunda iki farklı görüş var:

  1. Tektonik Köken: Bilim adamlarının çoğu, mevcut sismik aktivitenin tektonik kökenli olduğunu savunuyor. Depremlerin Santorini-Amorgos fay hattından kaynaklandığını düşünüyorlar.
  2. Volkanik Aktivite: Bazı uzmanlar, özellikle Kolumbo sualtı yanardağının altında tespit edilen yeni magma odasının varlığına dikkat çekiyor. Bu magma odasının büyümesi, volkanik bir aktivitenin habercisi olabilir.

Tarihsel Püskürmeler ve Etkileri

Santorini’nin volkanik geçmişindeki en önemli dönüm noktası, Geç Bronz Çağı’nda gerçekleşen Minoan püskürmesidir. MÖ 1600’lerde meydana gelen bu devasa patlama, adanın jeolojik yapısını tamamen değiştirmiştir. Patlama, adanın büyük bir kısmını havaya uçurmuş ve küllerin geniş bir alana yayılmasına sebep olmuştur. 200 km²’lik bir alanı kaplayan volkanik kül tabakası, bölgedeki yerleşim alanlarını etkileyerek Minos uygarlığının yok olmasına yol açmıştır. Patlama sonucu oluşan dev tsunami dalgaları Akdeniz’in doğusunu etkilemiş, Kıbrıs’ın batı kıyılarında yıkıma yol açmıştır.

Bu patlamanın etkileri, Türkiye topraklarında yapılan arkeolojik çalışmalarla da doğrulanmıştır. Anadolu’nun batısında geniş bir coğrafyaya yayılan volkanik küller, dönemin yaşam izlerini günümüze taşımaktadır. Batı Anadolu’da İzmir’den Burdur’a uzanan geniş bir alanda, özellikle Bayraklı höyüğü, Gölcük gölü, Eşen ovası, Gölhisar gölü ve Köyceğiz çevresinde bu küllerle karşılaşılmıştır. Çeşme Bağlararası ve Çine Tepecik’teki arkeolojik kalıntılar üzerinde bulunan kül tabakaları, bu felaketin boyutunu anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Adanın volkanik aktivitesi sonraki yüzyıllarda da sürmüştür. MÖ 900 ve 197 yıllarındaki püskürmeler, adanın şekillenmesinde önemli rol oynamış, özellikle MÖ 197’deki olay Kameni adalarının doğuşuna tanıklık etmiştir. Milattan sonra en önemli volkanik olay, 1650’de adanın kuzeydoğusunda gerçekleşen denizaltı püskürmesidir. Yakın tarihimizde ise 1950 yılında gerçekleşen patlama, küçük çaplı bir lav domu ve akıntısı oluşturarak volkanik aktivitenin devam ettiğini göstermiştir. Bugün hala gözlemlenen fümerol aktivitesi, Santorini’nin “uyuyan bir dev” olduğunu hatırlatmaktadır.

Ege Denizi’ndeki volkanik Thera Adası’nın (Santorini) 19. yüzyılda bir patlama sırasında tasvir edilmesi. PRINT COLLECTOR/GETTY IMAGES

Volkanik Aktivitenin Hava Kalitesine Etkileri

Volkanik patlamalar, atmosfere çok sayıda zararlı gaz ve partikül madde yayabilir. Bu gazlar, bölgesel hava kalitesini önemli ölçüde düşürür ve uzun vadede çevresel tahribat yaratabilir. İşte volkanik patlamaların havaya saldığı bazı zararlı bileşenler:

  • Su Buharı: Genellikle zararsız olan bu gaz, volkanik patlamalar sırasında atmosfere salınan ilk maddelerden biridir.
  • Karbondioksit (CO2): Bu gaz, alçak bölgelerde birikebilir ve yüksek konsantrasyonlarda ölümcül olabilir. CO2’nin yükselmesi, oksijen seviyelerini tehdit edebilir, bu da insan ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkilere yol açar.
  • Kükürt Dioksit (SO2): Kükürt dioksit, volkanik patlamalar sırasında yaygın olarak salınan zararlı gazlardan biridir. SO2, gözleri, cildi ve solunum yollarını tahriş eder ve asidik yağmurlara yol açabilir. Ayrıca, volkanik sis (VOG) olarak bilinen, insan sağlığına zarar verebilecek bir sis oluşumuna neden olabilir.
  • Hidrojen Sülfür (H2S): Bu gaz, yüksek konsantrasyonlarda oldukça toksiktir ve insanları zehirleyebilir. Ayrıca, çevreyi kirleterek bitki örtüsüne zarar verebilir.
  • Hidrojen Halojenürler: Bu maddeler, içme suyu kaynaklarını kirletebilir ve tarım alanlarını etkileyebilir.

Volkanik Patlamaların Hava Kalitesine Etkileri: Dünyadan Örnekler

Volkanik patlamaların hava kalitesi üzerindeki etkilerini daha iyi anlamak için geçmişteki örneklere bakmak yararlı olacaktır. 1980 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleşen St. Helens Dağı patlaması, aylar boyunca PM10 seviyelerini ciddi şekilde yükseltmiş, konsantrasyonlar 50 ile 570 μg/m³ arasında değişen değerlere ulaşmıştır. Bu değerler, Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği sınırların defalarca üzerine çıkmıştır.

Daha yakın tarihli bir örnek olarak, 2010 yılında İzlanda’daki Eyjafjallajökull yanardağı patlaması gösterilebilir. Bu patlama sonucunda, yıl içinde 25 gün boyunca PM10 konsantrasyonları 50 μg/m³’ün üzerinde seyretmiştir. Nikaragua’daki Masaya Volkanı çevresinde ise PM2.5 seviyeleri 165 μg/m³’ün üzerinde ölçülmüş, bu değer DSÖ’nün önerdiği yıllık sınırın 33 katından fazlasına tekabül etmektedir.

La Palma’daki (İspanya) 2021 volkanik patlaması, yaklaşık 3 ay boyunca (19 Eylül-13 Aralık 2021) troposfere 1.8 Tg kükürt dioksit (SO2) salarak, Avrupa Birliği’nin 2019’daki toplam antropojenik SO2 emisyonlarını aştı.

Bu örnekler, olası bir Santorini patlamasının bölgede yaşayan insanların sağlığını nasıl etkileyebileceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır. Özellikle rüzgar yönü ve şiddeti göz önüne alındığında, Türkiye’nin batı kıyıları bu tür bir hava kirliliği riskiyle karşı karşıya kalabilir.

1984 yılında Mauna Loa, Hawaii’deki volkanik patlama sırasında gaz bulutu güneşi engelliyor. USGS

Türkiye’ye Olası Etkileri

Olası bir volkanik patlama veya büyük bir deprem Türkiye’yi çeşitli açılardan etkileyebilir. Öncelikle tsunami riski önemli bir tehdit oluşturuyor. 1956 yılında bölgede meydana gelen 7.8 büyüklüğündeki deprem sonrasında Bodrum’da 1-2 metrelik tsunami dalgaları gözlemlenmişti. Günümüzde benzer bir olay yaşanması durumunda, kıyı bölgelerindeki nüfus yoğunluğunun artmış olması nedeniyle çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir.

Volkanik patlamanın bir diğer önemli etkisi havacılık sektöründe görülebilir. Şiddetli patlamalar sırasında kül bulutları 7 kilometreye kadar yükselebilmekte ve bu durum hava trafiğini ciddi şekilde etkileyebilmektedir. Volkanik küller uçak motorlarında arızalara yol açabilir, uçuşların iptal edilmesine neden olabilir ve havayolu şirketlerini büyük ekonomik kayıplarla karşı karşıya bırakabilir.

Bölgede yaşayan insanların sağlığı da risk altında olacaktır. Volkanik aktivite sonucunda atmosfere salınan kükürt dioksit ve diğer zararlı gazlar solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. Ayrıca asit yağmurları riski de bulunmaktadır. Bu durum sadece insan sağlığını değil, aynı zamanda tarım arazilerini ve su kaynaklarını da olumsuz etkileyebilir.

Ege Bölgesi’nin önemli geçim kaynaklarından olan tarım sektörü de bu durumdan etkilenecektir. Bölgedeki zeytincilik, bağcılık, seracılık faaliyetleri ve tahıl üretimi risk altındadır. Volkanik küller ve asit yağmurları toprak verimliliğini düşürebilir, ürün kalitesini ve miktarını azaltabilir.

Uzun vadede ise bölgede iklim değişiklikleri görülebilir, balıkçılık faaliyetleri aksayabilir ve turizm sektörü büyük kayıplar yaşayabilir. Bölgedeki risklere karşı çeşitli önlemlerin alınması ve izleme sistemlerinin güçlendirilmesi gerekmektedir. Özellikle kıyı bölgelerinde tsunami erken uyarı sistemlerinin ve hava kalitesi izleme istasyonlarının yaygınlaştırılması önem taşımaktadır.

Sonuç

Şu an için bilim insanları büyük bir volkanik patlama riski görmüyor, ancak durum yakından takip ediliyor. Bölgede büyük bir depremin gerçekleşme olasılığı daha ciddi bir endişe kaynağı. Yerel yetkililer ve bilim insanları durumu sürekli izliyor ve gerekli önlemleri alıyor. Özellikle tsunami riski açısından Türkiye’nin batı kıyılarındaki yerleşim yerlerinin hazırlıklı olması önem taşıyor.

Her ne kadar mevcut sismik aktivite endişe verici olsa da, geçmişteki benzer olayların her zaman büyük felaketlerle sonuçlanmadığını da hatırlamak gerekir. Örneğin, 2011-2012 yıllarında yaşanan benzer bir sismik aktivite dönemi herhangi bir volkanik patlamaya yol açmamıştır. Ancak bu durum, risklerin göz ardı edilebileceği anlamına gelmemektedir. Bölgedeki gelişmelerin bilimsel yöntemlerle izlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması, olası bir felaketin etkilerini minimize etmek için en önemli adımlardır.

Kaynakça

Andrews, R. G. (2025). Santorini is at the center of a mystery: Why do earthquakes keep shaking the island? National Geographic.

Dobson, J. (2025). Santorini Earthquakes Create Panic In Greece As Locals Fear Volcano Could Erupt. Forbes.

Türkiye Today. (2025). Türkiye will be affected severely if Santorini volcano erupts, warns Turkish professor.

Vanzo, T. (2012). Volkanlar Hava Kalitesini Nasıl Etkiler? Smart Air.

Vardar, S., & Öner, E. (2016). Batı ve Güneybatı Anadolu’nun Paleocoğrafya ve Jeoarkeolojisinde Santorini (Thera) Küllerinin Önemi. Coğrafi Bilimler Dergisi, 14(1), 15-37.

Volcano Hazards Program. Volcanic gases can be harmful to health, vegetation and infrastructure. USGS.

Son Yazılar

Türkiye’nin İlk İklim Kanunu: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı?
Türkiye’nin İlk İklim Kanunu: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı mı?

Türkiye uzun süredir beklenen İklim Kanunu ‘nu sonunda yürürlüğe koyarak, iklim değişikliğiyle mücadelede yasal bir çerçeve oluşturdu. Bu yasa 2053 Net Sıfır hedefi doğrultusunda emisyon azaltımı, yeşil dönüşüm...

Daha fazla oku
Santorini'deki Volkanik Aktivite: Endişeler ve Olası Etkiler
Santorini'deki Volkanik Aktivite: Endişeler ve Olası Etkiler

Son günlerde sosyal medyada, haberlerde herkesin konuştuğu bir konu var: Yunanistan’daki depremler ve olası volkanik patlama riski. Ege Denizi’nde, özellikle Santorini çevresinde yaşanan yoğun deprem aktivitesi, bölgede yaşayanl...

Daha fazla oku
Endüstriyel Emisyonların Yönetimi: Sanayi için Yeni Dönem 
Endüstriyel Emisyonların Yönetimi: Sanayi için Yeni Dönem 

14 Ocak 2025’te yayımlanan Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği, Türk sanayisinde yeşil dönüşümün yeni bir dönemini başlatıyor. Bu yönetmelikle birlikte hayatımıza giren “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” (SYD...

Daha fazla oku
İstanbul'da Artan Hava Kirliliğinin Göstergesi: SMOG
İstanbul'da Artan Hava Kirliliğinin Göstergesi: SMOG

İstanbul’da hava kirliliği her geçen gün daha da tehlikeli boyutlara ulaşıyor. Bu kirliliğin önemli bir göstergesi olarak 4-8 Kasım tarihlerinde şehirde sis kirliliği (smog) etkili oldu. Halkın çoğunluğunun farkında olmadığı...

Daha fazla oku
Çimento Sektörünün Kritik Dönüşümü
Çimento Sektörünün Kritik Dönüşümü

Çimento üretimi, modern inşaat sektörünün temel taşlarından biri olmasına rağmen, çevresel ve sağlık etkileri nedeniyle küresel ölçekte tartışmaların odağında yer almaktadır. Bu durum, sürdürülebilir üretim ve çevre yöneti...

Daha fazla oku
Sürdürülebilirlik Nedir?:  Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Çevresel Yönetim
Sürdürülebilirlik Nedir?: Kurumsal Sürdürülebilirlik ve Çevresel Yönetim

Sürdürülebilirlik, bir şeyin mevcut durumunu koruyabilmesi veya kendini yenileyebilme kapasitesine sahip olması anlamına gelir. Bu kavram, zamanla daha geniş bir anlam kazanarak gelecek nesillere ekolojik, ekonomik ve sosyal açıdan sürdür...

Daha fazla oku
Türkiye'de Hava Kirliliği: Bölgesel Eşitsizlikler ve Algı Farklılıkları
Türkiye'de Hava Kirliliği: Bölgesel Eşitsizlikler ve Algı Farklılıkları

Hava kirliliği, küresel ölçekte halk sağlığı için en büyük çevresel tehditlerin başında gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl hava kirliliği nedeniyle milyonlarca insan hayatını kaybetmekte ve bu to...

Daha fazla oku
Emisyon ve İmisyon Ölçümleri
Emisyon ve İmisyon Ölçümleri

Hava kirliliği ile ilgili tartışmalar genellikle emisyon üzerine, yani kirleticilerin ne kadarının atmosfere salındığına odaklanır. Fakat hava kirliliğinin çevreye ve insan sağlığına olan etkilerini tam anlamıyla kavrayabilmek iç...

Daha fazla oku
Temiz Hava Bölgesi Nedir?
Temiz Hava Bölgesi Nedir?

Clean Air Zone (Temiz Hava Bölgesi), hava kalitesini iyileştirmek ve kirliliği azaltmak amacıyla uygulanan kısıtlamalar ve düzenlemeler dizisini kapsayan belirli bir alandır. Bu bölgelerde belirli emisyon standartlarını karşılamayan ara...

Daha fazla oku
Uçucu Organik Bileşikler (UOB/VOC): Görünmez Tehlike
Uçucu Organik Bileşikler (UOB/VOC): Görünmez Tehlike

Uçucu Organik Bileşikler (UOB) yani VOC’ler modern yaşamın görünmez ama önemli bir parçasıdır. Oda sıcaklığında kolayca buharlaşabilen bu karbon içeren kimyasal bileşikler, günlük hayatımızda farkında olmadan sürekli maruz ka...

Daha fazla oku