1 Ekim 2023’de başlayan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM), sadece karbon emisyonları ile değil, aynı zamanda hava kirliliğiyle mücadelede de önemli bir adım olmuştur. İklim değişikliği ile mücadelede atılan her adım aynı zamanda yerel hava kalitesini iyileştirebileceğini göstermektedir.

Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın bir parçası olarak hayata geçirilen SKDM, Avrupa Birliği’nin 2030 yılında karbon emisyonlarını yüzde 50 oranında düşürmeyi ve 2050 yılında tamamen karbonsuz hale gelmeyi hedeflediği büyük bir çabanın parçasıdır. SKDM, bu yıl pilot raporlama uygulamasıyla başlayacak ve 2026 yılından itibaren devreye girecektir. İthalatçılar için ilk raporlama dönemi ise 31 Ocak 2024’te sona erecek.
Firmaların karbon ayak izini hesaplamaya başlamak, emisyon kaynaklarının belirlenmesini, doğru verilerin toplanmasını ve 2026 yılına kadar ayak izi hesaplama sistemine uyum sağlanmasını içermektedir. Bu süreç, firmaların çevresel sorumluluk almalarını, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmalarını ve etkin çevre politikaları geliştirmelerini desteklemektedir.
SKDM, başlangıçta demir-çelik, gübre, alüminyum ve çimentoya uygulanacak olsa da, zamanla AB’ye ihraç edilen bütün ürünleri kapsayacak.
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 2022 İhracat Raporu’na göre Rusya, Çin, Türkiye, İngiltere, Güney Kore, Hindistan, Brezilya, ABD ve Mısır, bahsedilen sektörlerde en büyük ihracatçılar olması sebebiyle tedbirden hemen etkilenecek ülkelerin başında geliyor.
Türk sanayisi de, çevre dostu üretim ve yenilenebilir enerji kullanımıyla küresel iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunarak yeşil dönüşüme uyum sağlama çabasındadır. Bu girişimler, doğal kaynakları koruma ve enerji verimliliğini artırma hedefiyle ekonomik rekabetçiliği artırırken çevresel etkileri azaltmayı amaçlamaktadır.
Karbon Ticaretinin Hava Kalitesi İyileştirme Etkisi
Karbon ticareti politikası, karbon emisyonlarını azaltmayı amaçlayan piyasa temelli bir araçtır ve aynı zamanda birleşik bir hava kalitesi iyileştirme etkisi sağlaması düşünülmektedir.
Hava kirliliği özellikle savunmasız nüfus gruplarını orantısız bir şekilde etkilediği için günümüzde insanlık için en kritik sağlık problemlerinden biridir. Fosil yakıtların yakılması, sadece yerel hava kirliliğine değil, aynı zamanda küresel iklim değişikliğine de katkıda bulunmaktadır. Genellikle iklim değişikliği ve hava kirliliği, aynı kaynakları paylaşmaktadır. İyi tasarlanmış karbon fiyatlandırma politikaları, fosil yakıt tüketimini azaltması düşünülmektedir. Bu politikalar, sera gazı emisyonlarını ve yerel hava kirleticilerini azaltma amacıyla aynı anda etkili olacaktır. Politika yapıcılar, istenmeyen sonuçları en aza indirirken iklim ve hava kirliliği politikaları arasındaki sinerjiyi maksimize etmek için bu bağlantıları dikkate almalıdır.
Aşağıdaki grafikte, yerel hava kirliliği maliyetleri, iklim hasar maliyetleri ve KDV’yi içeren fiyatlarla kömür tüketici fiyatı karşılaştırılmaktadır. Gösterildiği gibi, hava kirliliği hasar maliyetleri, değerlendirilen ülkelerin yarısından fazlasında küresel ısınma maliyetlerini aşmaktadır. Araştırmalar, hava kirliliği maliyetlerinin küresel ısınma maliyetlerini aştığı herhangi bir ülkede, yan hava kirliliği azaltma faydalarının ton başına 40 ABD Doları üzerinde olacağını göstermektedir.

Çin, 2013 yılında başlattığı bölgesel karbon ticareti pilot programlarıyla beraber, karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen önemli bir adım attı. Bu programlar, sadece sera gazlarının azalmasını değil, aynı zamanda genel hava kalitesinin iyileştirilmesine de katkıda bulunmaktadır. Çin’in ulusal karbon pazarı, 2013 yılında 0.3 milyon ton olan ticaret hacmini, 2020’de 43.4 milyon tona çıkararak dikkat çekici bir başarı elde etti. Karbon emisyonları haricinde hava kirleticilerin trendine bakıldığında bu program sadece seragazı azaltımında kalmayıp aynı zamanda PM2.5 ve PM10 gibi partikül maddeleri azaltarak genel hava kalitesine de olumlu etkiler sağladığı görülmüştür.
Bu programlar, endüstriyel CO2 emisyonlarını %24.2 oranında düşürebildiği gibi, günlük karbon işlem hacmindeki artışların PM2.5’te %0.23 ve PM10’da %0.26’lık azalmalara yol açtığını göstermektedir. Ayrıca bu piyasanın SO2 gibi diğer hava kirleticilerini ve hava kalitesi endeksini önemli ölçüde azaltabileceği de belirtilmektedir. Bu veriler, Çin’in karbon ticaretindeki başarısının sadece iklim değişikliğiyle değil, aynı zamanda insan sağlığı ve çevre kalitesiyle de doğrudan ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu tür inovasyonlar ve politika önlemleri, diğer ülkeler için de örnek teşkil ederek küresel çapta hava kalitesini artırmak için ilham kaynağı olmalıdır.
Kaynaklar:
Ata, B. (2023). Türk İhracatçıları İçin Karbon Düzenlemesi: SKDM 1 Ekim’de Başlıyor. Yeşil Haber.
Karbon Fiyatlandırma Liderlik Koalisyonu. (2019). KarbonFiyatlandırması, İklim Değişikliği ve Hava Kalitesi.
Metecan, M. D. (2023). SDKM 1 Ekim’de Başlıyor. Türkiye Gazetesi.
Orhun, A. (2023). Karbonda Uzlaşma Tamam Şimdi İcraat Başlıyor. İstanbul Ticaret Gazetesi.
Weng, Z., Liu, T., Wu, Y., & Cheng, C. (2022). Çin’deki Karbon Ticareti Pilot Programlarının Hava Kalitesi İyileştirme Etkisi Ve Gelecekteki Katkıları. Enerji Politikası, 170.