Temiz havanın solunabileceÄŸi bir ortamda yaÅŸamak en temel insan haklarından biridir. Dünya SaÄŸlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre dünya nüfusunun %99’u kirli hava soluyor (URL 1). Hava kirliliÄŸinden kaynaklanan saÄŸlık sorunlarının başında astım, alerji gibi solunum rahatsızlıkları gelmektedir ve bu maruziyetin etkileri sadece günümüzde deÄŸil, gelecek nesilleri de kapsamaktadır. Antropojenik faaliyetler çevresel hava kirliliÄŸinin ana nedenidir. Temiz enerji kaynağı kullanmayan ya da fabrika bacalarında filtre bulunmayan endüstriyel tesisler, hava kirliliÄŸinin en önemli nedenleri arasındadır. Endüstriyel tesislerin emisyon azaltımında YeÅŸil OSB önemli bir adımdır.
Çevresel sistemlerin insan kaynaklı kirliliği, sanayi devrimi dönemine kadar uzanır ancak bu durum kendini bariz bir şekilde 19. yüzyılın ortalarında göstermiştir (Moiseenko, et al, 2012). Çünkü Sanayi Devrimi ve ona paralel gelişen teknoloji ile insanoğlu doğayı hâkimiyeti altına almış ve doğanın dengesi üzerinde söz sahibi olmaya başlamıştır (Menteşe, 2017). Sanayileşme, kentleşme ve hızlı nüfus artışı çevre sorunlarına neden olan en önemli etkenlerdir (Keleş, 2015). 20. yüzyılın ikinci yarısına kadar çevresel sorunlara ilgisi olmayan insanoğlu, çevreye olan hakimiyetini kanıtladığını sandığı anda çevrenin olumsuz yanıtıyla karşılaşmıştır (Altıkat,vd., 2011). Çevre sorunlarının başında gelen hava kirliliği, ülkeleri birbirlerine karşı sorumlu kılan en bağlayıcı kirlilik türü olmuştur (Menteşe, 2017). Kirliliği önlemek için dünya çapında sürdürülmesi gereken kapsamlı bir mücadele gerekmektedir.
Sera gazı emisyonları içinde %76’lik bir oranla en yüksek paya sahip olan karbondioksit, azaltılması gereken başlıca gazdır (URL 3). Ancak enerji üretimi ve sanayi sektörleri başta olmak üzere dünyadaki büyük ekonomiler karbondioksit salınımına bağlı bir gelişim sergilemektedir.
Sanayi kaynaklı en yaygın hava kirletici parametrelerini metan (CH4), kükürt dioksit (SO2), partikül maddeler (PM) ve azot oksitler (NO ve NO2) ve bunların yanı sıra uçucu organik bileşikler (NMVOC’ler) ve kadmiyum (Cd), kurşun (Pb) ve cıva (Hg) dahil ağır metaller oluşturmaktadır (Munsif vd., 2021). Sera gazları bugün Dünyanın en büyük sorunlarından biri olan iklim değişikliğini de tetiklemektedir. 2016 yılında yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması ile yeni iklim politikası doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltımı için yeni eylem planlarının hazırlanacak sektörler arasında, iklim değişikliğine en büyük etkiye neden olan sanayi sektörü başta gelmektedir.
İklim değişikliğiyle mücadelede küresel çapta bir öncü olmayı planlayan Avrupa Birliği (AB), 11 Aralık 2019 tarihinde Avrupa Yeşil Mutabakatını yayınlayarak iklimin ve çevrenin korunmasını odak alan yeni bir büyüme modeline geçmiştir. Bu yeni dönem Yeşil Düzen olarak da adlandırılmaktadır. Bu düzen pak, döngüsel bir ekonomi benimseyerek kaynakların verimli kullanımını artırmayı, biyolojik çeşitliliği geri kazanmayı ve kirliliği azaltmayı öngörüyor (Avrupa Komisyonu, 2015). Küresel endüstri, tedarik zinciri boyunca başta karbondioksit (CO2) ve metan (CH4) olmak üzere sera gazı emisyonlarını azaltarak ve ortadan kaldırarak karbondan arındırmalıdır.
Türkiye’nin 2053 net sıfır taahhüdünü gerçekleştirmek için ulaştırma, gıda, tarım, sanayi, altyapı başta olmak üzere bütün politikaların iklimin ve çevrenin korunması ekseninde şekillendirilmesi gerekmektedir.
IPCC’nin 2021 raporuna göre Türkiye en fazla sera gazı üreten ülkeler arasında ise 16. sırada yer almakta ve karbon emisyon salınımını her geçen yıl arttırmaktadır (IPCC, 2021).
Türkiye’nin sera gazı envanteri sonuçlarına göre, 2020 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre %3,1 artarak 523,9 milyon ton (Mt) CO2 eşdeğeri olarak hesaplandı. Bunun %70,2’i enerji, %14’ü tarım, %12’ endüstriyel işlemler ve ürün kullanımı, %3,1’i de atıktan kaynaklanmaktadır (Türk İstatistik Kurumu, 2020). İhracatının %48’i Avrupa ile gerçekleşen Türkiye için sınırda karbon düzenleme mekanizması önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Yeşil OSB, Dünya Bankası Grubu tarafından desteklenen ve Türkiye’de Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen bir projedir. OSB’lerin çevresel, ekonomik, sosyal ve yönetim performanslarının iyileştirilmesi ve bu konuda kalıcı çözümler üretilmesini amaçlayan projede yeşil rekabetçiliğin de artırılması isteniyor.
Temiz ve döngüsel bir ekonomi için sanayiyi harekete geçirerek sıfır kirlilik hedefi koyulan Yeşil OSB’ler bu kapsamda, suların mikroplastik ve kimyasallardan arındırılması; hava kalitesinin düzenli olarak takip edilmesi, büyük endüstriyel tesislerden kaynaklanan kirliliğin azaltılmasına ilişkin önlemler alınacaktır. Yeşil OSB projesi kapsamında gerekli finansman desteği alabilmesi için Dünya Bankası’nın çevresel ve sosyal standartlarını yerine getirmesi gerekmektedir (T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, 2021). OSB’ler proje faaliyetlerinden kaynaklanan kirliliği en aza indirerek insan sağlığı ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri önlemek veya en aza indirmek; kısa ve uzun ömürlü iklim kirleticilerinin projeyle ilgili emisyonlarını önlemek veya en aza indirmek zorundadır.
Sanayinin yoğunlaşarak kümelendiği alanlarda kurulan OSB’lerde hava kirliliğini kontrol etmek daha avantajlıdır. Hava kirleticilerinin salınımını izlemek, bu hedefe ulaşma yolunda ne kadar ilerlediğini izlemenin anahtarıdır. OSB’lerin birkaç noktasına yerleştirilen hava kalitesi sensörleri ile arka plan kirlilik izleme çalışmalarıyla kirlilik kaynaklarının tespit edilmesi mümkündür.
Yeşil OSB, hava kirliliğinin sürekli olarak takip edilmesi yapılan yeşil yatırımlarının etkilerinin ölçümlenerek ortaya konulmasını, kendi kendisini denetlemesini, hava kalitesi üzerinden karbon emisyonlarının doğrulamasının yapılmasını, çevre kirliliğini yönetim altında tuttuğunu, çevre dostu olduğunu ve insanı merkeze koyan bir işleyişe sahip olduğunu ortaya koyacaktır. Yeni teknolojiden yararlanılarak kurulan hava izleme ağları OSB’lerin kendi içlerindeki kirlilik kaynaklarını değerlendirmeleri ve buna yönelik önlemlerin alınmasının sağlanmasını ve kamuoyu endişesini azaltacaktır.
Kaynakça
Altıkat, A., Ekmekyapar Torun, F., & Turan Bayram, T. (2011). Küresel Kirlilik: Dünyada, Avrupa Birliği’nde ve Türkiye’de Hava Kirliliği. Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, i. 27(2), s. 134–149.
Avrupa Komisyonu. (2015). Avrupa Yeşil Mutabakatı.
IPCC. (2021). Ä°klim DeÄŸiÅŸikliÄŸi 2021.
Keleş, R. (2015). 100 Soruda Çevre, Çevre Sorunları ve Çevre Politikası. İzmir: Yakın Kitapevi.
Menteşe, S. (2017).Çevresel Sürdürülebilirlik Açısından Toprak, Su ve Hava Kirliliği: Teorik Bir İnceleme. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(53).
Ministry of Industry and Technology. (2021). Çevresel ve Sosyal Yönetim Çerçevesi.
Moiseenko, T., Sharov, A., Voinov, A., & Shalabodov, A. (2012). Kirlilik Altındaki Büyük Göl Ekosistemlerinde Uzun Vadeli Değişiklikler: Kuzey-Doğu Avrupa Gölleri Örneği. Coğrafya, çevre, sürdürülebilirlik, 5(1), s. 67–83.
Munsif, R., Zubair, M., Aziz, A., & Muhammad, N. Z. (2021).Endüstriyel Hava Emisyon Kirliliği: Potansiyel Kaynaklar ve Sürdürülebilir Azaltma. Çevresel Emisyonlarda. IntechOpen.
Türk İstatistik Kurumu. (2020). Sera Gazı Emisyon İstatikleri, 1990–2020.
URL 1: https://www.who.int/news/item/04-04-2022-billions-of-people-still-breathe-unhealthy-air-new-who-data Milyarlarca insan hala sağlıksız hava soluyor: yeni DSÖ verileri. Nisan, 2022.
URL 2: https://ourworldindata.org/emissions-by-sector Sektör Emisyonları. Ağustos, 2020.
URL 3: https://www.c2es.org/content/international-emissions/ Küresel Emisyonlar. 2022.
URL 4: https://www.iklimhaber.org/turkiye-sera-gazi-emisyon-istatistiklerine-yakin-bakis/ A Closer Look at Turkey’s Greenhouse Gas Emission Statistics. Nisan, 2018.