COP28 BAE İklim ve Sağlık Bildirgesi, sağlığı iklim müzakerelerinin odak noktasına yerleştirerek özellikle hava kirliliği, aşırı hava olayları ve bulaşıcı hastalıklara karşı küresel bir çözüm arayışını vurgulamaktadır.
İklim değişikliğiyle ilgili küresel bir odak noktası olan Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28), bu yıl Dubai’de düzenlenen Dünya İklim Zirvesi’nde gerçekleşiyor.
COP28’den Beklenti Nedir?
COP28’den beklenti, 2050 yılına kadar tüm fosil yakıtların adil ve eşit bir şekilde aşamalı olarak kaldırılmasına karar verilmesidir. Bu çerçevede, fosil yakıt kullanımında 2019’a göre en az %43 azalma hedeflenerek küresel ortalama sıcaklığın 1.5°C’de sabitlenmesi gerekmektedir. Ayrıca, 2030’dan itibaren küresel olarak yıllık 1.5 Teravat (TW) yenilenebilir enerji kurulumu hedefinin belirlenmesi, özellikle rüzgâr ve güneş enerjisi için alt hedeflerin de bu hedefe dahil edilmesi beklenmektedir.
Hızlı başlayan COP28’in açılış gününde, uzun süredir gündemde olan Kayıp ve Zarar Fonu kuruldu. Fon çerçevesinde 2030 yılına kadar yılda en az 100 milyar doların aktarılması hedefleniyor.
COP28 BAE İklim ve Sağlık Bildirgesi
Dünya, iklim krizinin yarattığı tehlikelerle yüzleşirken, sağlık ve çevre arasındaki sıkı bağı daha da vurgulayan önemli bir adım atıldı. 123 ülkenin imzaladığı COP28 BAE İklim ve Sağlık Bildirgesi, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile birleşerek, iklim değişikliğinin insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerine karşı bir mücadele başlatıyor. Türkiye, İklim ve Sağlık Deklarasyonu’na imza atan ülkeler arasında yer almadı.
Bildirge, aşırı sıcaklıklar, hava kirliliği, bulaşıcı hastalıklar gibi iklimle ilgili sağlık riskleriyle başa çıkmak adına hükümetleri ve toplulukları hazırlama çağrısında bulunuyor. Malavi Başkanı Lazarus Chakwera, “iklim değişikliği topluluklarımızın sağlığını ve refahını giderek daha fazla etkiliyor” diyerek, COP28’in, sağlık ve refahın öncelikli olduğu bir yol haritası sunmasının önemini vurguluyor.
DSÖ, “2023 yılı, orman yangınları, sıcak hava dalgaları ve kuraklıklar da dahil olmak üzere iklimle ilgili felaketlerde, nüfusun yerinden edilmesine, tarımsal kayıplara ve artan hava kirliliğine yol açan endişe verici bir artışa tanık oldu. Devam eden iklim krizi, kolera, sıtma ve dang gibi yaşamı tehdit eden hastalıklar riskini önemli ölçüde artırdı.”
Aynı zamanda fosil yakıtlardan adil bir geçiş yapılmasını, iklime dayanıklı sağlık sistemlerinin inşa edilmesini ve sektörler arası işbirliğinin güçlendirilmesini hedefleyerek, sadece iklimle değil, aynı zamanda toplum sağlığıyla ilgili çözümleri de içeriyor. Sağlık alanındaki gelişmelerin, iklim değişikliğiyle mücadelede etkili bir strateji olduğu vurgulanarak, gelecek nesiller için daha sağlıklı bir dünya yaratma hedefine odaklanılıyor.
Hava Kirliliği Önem Kazanıyor
Bildirge, sağlık sistemlerinin, iklimle ilgili hastalık ve sağlık risklerine karşı öngörü yeteneklerini geliştirmek ve adaptasyon müdahalelerini uygulamak için, iklim-sağlık bilgi hizmetlerini, gözetim, erken uyarı ve müdahale sistemlerini güçlendirerek, iklime uygun bir sağlık çalışanı kadrosunu desteklemeyi taahhüt ediyor. Hava kalitesinin izlenmesi, sağlık sistemlerine iklimle ilişkili sağlık risklerini anlama ve bu risklere uyum sağlama konusunda değerli bir araçtır. İklim değişikliğinin hava kirliliği üzerindeki etkilerini izlemek ve ölçmek, sağlık hizmetlerinin planlanması ve uygulanması için önemli veriler sağlar.
Bildirgeye destek veren ülkeler arasında Brezilya, Birleşik Krallık, ABD, Hindistan ve Almanya gibi çeşitli coğrafyalardan liderler bulunuyor. Bu küresel dayanışma, kirli hava nedeniyle yılda 9 milyona yaklaşan ölümlere ve 189 milyon insanın aşırı hava olaylarına maruz kalmasına bir çözüm olarak öne çıkıyor.
DSÖ İklim, Çevre ve Sağlık Direktörü Dr. Maria Neira’nın COP28’de defalarca vurguladığı gibi, “Hükümetler artık ‘bilmiyorlardı’ diyemeyecekler – iklim müzakerelerindeki başarı sadece sera gazı emisyonları açısından değil, insan yaşamı açısından da sayılacak.” Dolayısıyla, bu deklarasyon, iklim müzakerelerine acil bir perspektif getirerek, sağlık meselesini vurgulayan önemli bir kilometre taşı olacaktır.
Ayrıca, COP28’in çıkış noktalarından biri olan bu deklarasyon, somut adımların atılması için kritik bir finansman duyurusuyla dikkat çekiyor. İlk 1 milyar dolarlık finansmanın, iklim eylemi ile sağlık alanına yapılan yeni yatırımları hızlandırma amacını taşıdığı belirtiliyor. Birleşik Arap Emirlikleri Uluslararası İşbirliği Bakanı Reem Al Hashimy, ulusal olarak belirlenen yatırımların “karbon emisyonlarını ve hava kirliliğini aynı anda azaltan sektörlerde çözümlerde olacağını” vurguluyor. Bu, sadece iklim değişikliğini engellemekle kalmayacak, aynı zamanda sağlık üzerindeki olumsuz etkileri hafifletme konusunda da etkili bir strateji olarak öne çıkıyor.
Yenilenebilir Enerji Kullanımı 2030 Yılına Kadar Üç Katına Çıkacak
BM Çevre Programı (UNEP) tarafından yayımlanan son rapor, günümüzde uygulanan karbon azaltma politikalarının yetersizliğini vurguluyor ve bu durumun bu yüzyılda 3°C’ye kadar bir ısınmaya yol açabileceği uyarısını içeriyor. Dubai’de gerçekleşen BM iklim zirvesinde 118 ülke, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarma taahhüdünde bulunarak bu soruna çözüm arayışında olduklarını belirttiler. Bu önemli bildiriyi imzalayan ülkeler arasında, fosil yakıta dayalı enerji sistemlerine sahip olan ABD, Avustralya, Brezilya, Polonya ve Meksika da bulunuyor. Ayrıca Aramco’nun da aralarında bulunduğu 50 petrol ve doğalgaz şirketi de 2050 itibarıyla iklim değişikliğine neden olan gazların ek üretimini durdurma vaadinde bulundu. Ancak, bu anlaşmaya Çin, Hindistan ve Türkiye gibi önemli ülkeler imza atmadı.
Türkiye, özellikle Akdeniz bölgesinde iklim değişikliğinin etkilerini yoğun şekilde hisseden ülkeler arasında yer almaktadır. Bu bölgelerde iklim değişikliğinin etkileri hali hazırda gözlemlenmeye başlanmıştır. Ancak, fosil yakıtların temiz enerji kaynaklarıyla değiştirilmesini destekleyen anlaşmalar ve sözleşmeler, hâlâ fosil yakıt endüstrisinin devam etmesine izin veriyor. Ülkemizin 2022’deki emisyon sıralamasında 15. sırada yer alması, bu konuda daha fazla çaba harcama ihtiyacını gösteriyor. Türkiye’nin toplam emisyonlarının büyük bir kısmını kömür kaynaklı emisyonlar oluştururken (167,2 milyon ton CO2), petrol, gaz ve çimento sektörleri de önemli bir etki yaratmaktadır.
Bu durum, enerji üretimi ve endüstriyel faaliyetlerde temiz enerji geçişine yönelik daha kapsamlı ve etkili politikaların acil bir şekilde benimsenmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Türkiye’nin, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için iklim dostu çözümleri benimseme konusundaki taahhütleri ve çabaları, küresel iklim çabalarına önemli bir katkı sağlama potansiyeline sahiptir.
Hava kirliliği ile etkili bir şekilde mücadele edilmesi, Türkiye’nin ve diğer ülkelerin iklim değişikliği ile başa çıkma çabalarına güçlü bir destek sağlayacak ve toplum sağlığına olumlu bir etki yapacaktır.
Kaynakça
BBC. (2023). Küresel Karbon Projesi: Türkiye 2022 Yılında En Çok Emisyona Sebep Olan Ülkeler Sıralamasında 15’inci.
Clean Air Fund. (2023). COP28 Sonunda Sağlığı İklim Müzakerelerinin Merkezine Koyuyor.
COP28 BAE. (2023). 120’den fazla ülke COP28 BAE İklim ve Sağlık Bildirgesi’ni iklim görüşmelerinde Sağlık İçin Çığır Açan Bir An Sunuyor.
COP28 BAE. (2023). COP28 Başkanı, COP28’in ilk dört gününden önemli galibiyetleri özetliyor.
Dünya Sağlık Örgütü. (2023). 40 Milyondan Fazla Sağlık Çalışanı COP28’de Cesur Sağlık ve İklim Eylemi Talep Ediyor.
Dünya Sağlık Örgütü. (2023). 41 Fon Sağlayıcı, Ortaklar, Sağlığı Korumak İçin İklim ve Sağlık Çözümlerini Finanse Etmek İçin Yeni Yol Gösterici İlkeleri Destekliyor.
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı. (2023). Bakan Özhaseki: “Kayıp Ve Zarar Fonu’ndan Yararlanmak İçin Mücadele Veriyoruz”.
Yeşil Gazete. (2023). [COP28] Küresel İklim Araştırmacıları: 1,5 Santigrat Dereceyi Aşmak Kaçınılmazdır.